Home / Gençlik / Genç Sosyalistlerin Sözü: Devrimci Eylemin İzindeyiz – Naz Dere

Genç Sosyalistlerin Sözü: Devrimci Eylemin İzindeyiz – Naz Dere

Örgütü örgüt yapan, onu kitlelere tanıtan, programlar ya da yalnızca laflar değil, devrimci eylemdir demiş Mahir Çayan. Genç Sosyalistler olarak; Mahirlerin, Denizlerin, Ulaşların yükselttiği bayrağı daha ileri taşımak adına mücadele ediyor; örgütlenmemizi sürdürüyoruz. Bizler gençlik önderliğinden devrimci önderliğe varana kadar, ’71 kopuşundan çok şey öğrendik. Ancak öğrendiğimiz en önemli şeylerden bir tanesi, siyasal önderliği yapan kadroların en önde koşmayı kendilerine görev bilmesi olmuştur. Tarih boyunca gençlik hareketinin dinamizmi, toplumsal değişimlerde belirleyici bir rol üstlenmiştir. Özellikle DEV-GENÇ deneyiminin de gösterdiği üzere gençliğin toplumsal taleplerinin siyasal bir iddia sahibi gençlik örgütü tarafından ete kemiğe büründürülmesi, bugün de hayati önemdedir. Bizler için gençlik hareketinin değişen dinamikleri ve karakterine rağmen değişmeyen şey, onun taleplerinin dile ve eyleme gelmesini sağlayacak örgütü yaratmak iddiasıdır.

Tarihsel figürlerden, devrimci önderlerden ve gençlik önderlerinden anladığımız şeyin, onların taşıdığı örgütsel çıkış bayrağını daha ileri götürmek olduğu tartışmasızdır. Bugün yalnızca öğrenci gençlik için değil işçi, işsiz, liseli gençliğin emek sömürüsü ve özgürlük alanlarının kısıtlanması kıskacından çıkarılması için kendi hareketini örgütlemesi gerekmektedir. İşte biz Genç Sosyalistler olarak, Hareketimizin eylem odaklı siyasal çizgisini devrimci önderlerin izinde daha ileri götürmek sorumluluğu vardır ve biz bu sorumluluğu üstlenmekte kararlıyız. Nitekim 71 devrimci kopuşunda 68 gençlik hareketinin yarattığı devrimci kadroların ileriye atılımı bir son değil gençlik mücadelesinin dinamizmini daha ileri taşımak üzere yeni bir başlangıçtır. Bugün de değişen koşullar ve durumlar eşliğinde gençliğin siyasal özne haline gelebildiği örgütlülükleri yaratmak için başlangıç noktasındayız ve harekete geçiyoruz. İsyanımızı diri, öfkemizi pak tutuyor, mücadelede var oluyoruz.

Özellikle 2025 Türkiye’sinde gençlik, kolektif eğilim ve hareketlerden kendisini soyutlamış; neoliberal kapitalizmin yarattığı üretim ilişkilerinin zemin bulduğu toplumsal ilişkiler ağında bireyci bir şekilde kendisini var etmeye çabalamaktadır. Ancak düzenin çarkları gençlik için bu şekilde işlememektedir. Neoliberal kapitalist düzen içerisinde gençlik, bireysel varlığı dahi önemsenmeyen; gelecekte “ikame edilebilir emekçi” olarak konumlandırılmış ve kimliksizleştirilmiş özneler olarak yaratılmak isteniyor. Bir gencin talepleri ne denli bireysel ve kolektif çözümlerden uzak şekillenirse şekillensin, düzenin çarklarından bireysel olarak kaçması mümkün değildir. MESEM denilen sömürü sistemi ve çocuk işçiliği meşrulaştırma düzeninde iş cinayetine kurban gitmek, üniversitede kitaplarını edinmek için çalışmak zorunda kalmak ya da en baştan bu şansı edinemediği için eğitim hayatı yerine sömürü çarklarına atılmak gibi düzen çarklarından bireysel kaçış söz konusu olamaz. Dolayısıyla bugün özneleşen bir gençlik, kolektif hareket içerisinde bireysel varlığını da tanıyacak/tanımlayacaktır. Çünkü, ancak devrimci bir gençlik mücadelesi bizleri özneleştirebilir ve özneleştirdiği oranda özgürleştirmeye hizmet edebilir.

Özneleşmek ve kolektif harekete yeniden güç verebilmek için değişen ve dönüşen yaşamın yarattığı yeni imkanları iyi değerlendirmek gerekiyor. Gençliğin dahil olduğu ağlara, mecralara ve yaşam sahalarına dışardan bir unsur gibi müdahale etmek yerine gençlikle gençliğin varlık zeminlerinde yeniden buluşmamız gerekiyor. Aslında günümüz gençliği, bu denli dijitalleşmiş ve sosyal mecralara hapsolmuş bir dönemde hiç olmadığı kadar “birey” değil hiç olmadığı kadar “yalnız” bireylerdir. Onları yalnızlıktan çıkarıp “birey” olarak var edecek şey ise dayanışmadır, harekettir yani günün sonunda örgütlenmektir.

Sağ popülist, ırkçı, tekçi, mezhepçi söylem ve eylem hattının bu denli güçlendiği; kadın düşmanı ve homofobik, transfobik saldırıların gençlik içerisinde bu denli yaygınlaştığı bir zaman diliminde radikal arayışların bizler tarafından mücadeleye kanalize edilememesini eksikliği söz konusudur. Düzenin dayattığı makbul genç, makbul yaşam tarzına ve eşitsizliğine duyulan öfke, bilinçli bir politik müdahaleyle devrimci damarlara kanalize edilmelidir.

Bunun başarılamadığı oranda bugünün tartışmalarında “İncel terörü” diye kendisini meşrulaştırmak isteyen kadın düşmanı eğilimler, “Nazi miğferiyle” sivil yurttaşlara saldıran faşist gençler, uyuşturucu bağımlısı nesiller ya da kadın katilleri palazlanmaya devam edecektir. Dolayısıyla radikal savruluşların, esas neden olan düzene yöneltilmediği her yerde netice devrimci gençlik hareketi için yeni bir düşman odağının büyümesinden ibaret olacaktır. Bu bakımdan düzene duyulan öfkenin düzene karşı örgütlenmesi sorumluluğunun farkındayız ve gençliği bu bağlamda özneleştirmekte ısrarcıyız.

Üniversitelerimizde, sokaklarımızda, fabrikalarımızda, liselerimizde bize dayatılan ideolojik, iktisadi ve kültürel hegemonyayı parçalamamız gerekiyor. Gençlik hareketi, günün gençliği içinden -günün gençliğinin kendisinden vazgeçmesi gerekmeksizin- yaratılabilir. Bunun için devrimci gençlik çalışmasını, gençliğe dışardan müdahale etmeye çalışan “üstün erdemlere sahip” özneler gibi kurmak yerine eşitler arası bir düzlemde kurmak gerekmektedir. Bir gençlik faaliyetinin en önemli kozu, gençliğin içinden gelmesi ve kendi kimliğinin – ideolojik varlığının o zeminde de açıkça yaşanabileceğinin gösterilmesidir. Bizler duruşumuz, söylemimiz, önerimiz ve eylemimizle gençlik için farklı bir düzenin mümkün olduğunu gösterebilmeliyiz.

Bu durumu iyi kavramak zorundayız nitekim bu iddiayı gerçekleştiremediğimiz her zaman diliminde gençlik içerisindeki örgütlenme olanaklarımız zayıflayacaktır. Tüm bu açıklamalarımız ışığında devrimci gençlik çalışmamız, kendisini yeniden ve yeniden üreten bir siyasal akım olarak var olacaktır. Gençliğin taleplerinin ya da arzularının neler olduğunu dışarıdan değil bizzat gençliğin öznesi olarak yaşıyoruz. Bunu yaşamakla kalmayacak, hayatımıza dair söz söyleme hakkımızın ve yetkimizin olduğunu gösterecek; çalışmamızı bu bağlamda örgütleyeceğiz. Gençlik için vekaleten söz söyleyen değil asaleten herkesi kendisi için söz söyleyebilme hakkına sahip özneler haline getireceğiz. Bu bağlamda örgütlenme ağlarımızın katılımcı, kendisini kurabilen ve kendi özgünlüğünü üretebilen zeminler olmasına dikkat edeceğiz.

Kadın ve lubunyaların özgürce hareket edebildiği sokaklar, kampüsler ve okullar mücadelesinden fabrikalara ve tarlalara sömürülen gençlerin mücadelesini sahiplenebilen bir asgari müşterek toplamı oluşturmakta kararlıyız. Nihayetinde dövüşmek istediğimiz düzen karşımıza dikildiyse bizlere düşen de bu kavgayı göğüslemekte kararlı olmaktır. İdeolojik bağlamda geniş düşünebilen, siyasal taktikler bağlamında esnek ve akılcı davranabilen; gençliği bir inisiyatif odağı haline getirebilen örgütlenme ağları yaratmak gerçekçi bir ödevdir. Gençliğin devrimci örgütünü gençliğin içerisinden gençlik olarak hep birlikte kuracağız.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir